Colorado Üniversitesi, Fizik Bölümü, 1971. |
Asım Bey, bilime dünya çapında katkılarda bulunmuş ilk Türk fizikçileri kuşağı içinde çok önemli bir yere sahiptir. Cumhuriyet sonrası doğumlu bu kuşak içinde 1967'de çok genç yaşta hayattan ayrılan Cavit Erginsoy, 1992'de yitirdiğimiz Feza Gürsey ve Erdal İnönü de yer alır. Aynı kuşağa mensup ve dünya fizik literatüründe önemli yer tutan başka Türk fizikçileri de vardır, ancak Türk bilim dünyasından uzak yaşamışlardır. Halbuki, Asım Bey ve Feza Bey mesleki ömürlerinin neredeyse tamamını yurtdışında geçirdikleri halde, daima Türk bilimi içinde yer almışlar, birçok Türk fizikçi yetiştirmişler, Türkiye'de birçok toplantı düzenleyip, çok sayıda önemli fizikçinin yurdumuzu ziyaretini sağlayarak öteki meslektaşlarının dünyayı tanımalarına olanak sağlamışlardır. Bu iki bilim adamı Türk fiziğinde ekol oluşturmuşlar ve kalıcı etkiler yapmışlardır. Asım Bey'in Türkiye'de birçok meslektaşı yazlıklarına çekilmişken Edirne, Karaağaç'ta yeni kurulmakta olan araştırma merkezinde, çevresine topladığı yerli ve yabancı öğrenciler ile durmaksızın çalışmasını, bir yandan dünyanın dört bucağından seminerciler getirmeye uğraşırken bir yandan da restore edilmekte olan binaları heyecanla denetlemesini unutmak mümkün değildir.
Asım Bey fiziğin hemen her dalında araştırma yapmıştır. Çeşitli konularda son derece özgün, bazen de genel eğilimlerin epeyce dışında görüşler ileri sürmüştür. Fiziği hissedişi ve matematik bilgisi çok kuvvetliydi. 1960'larda yüksek enerji fiziğinin en ön saflarında yer alıyordu. Zayıf etkileşmelere ait vektör-aksiyel vektör (V-A) teorisini, fizik dünyasında genel bir kabul görüşünden önce ortaya atmıştı. Kendi deyimi ile zamanından önce ortaya atılan bu fikrî yazıyı gönderdiği dergi reddetmiş, o da yine kendi deyimi ile tecrübesizliği yüzünden basılması için ısrar etmemişti. Bu olayı gençlere böylesi profesyonel güçlüklerden yılmamalarını öğütlemek amacıyla anlatırdı. 1970'de Colorado Üniversitesi'nde öğrenciyken, Haluk Beker'le birlikte aslında hocamızın eski makalelerini görmek hevesiyle dosyalarını sıralamaya giriştiğimizde, Nuovo Cimento dergisinde 1958'de ünlü SU(3) teorisinden 2 - 3 yıl kadar önce çıkan bir yazısında SU(3) oktetlerini, tepe üstü çizilmiş bir çeşit koninin tabanına oturtulmuş durumda görüp şaşırmıştık. Bize "Evet onları yaptım, ama fizikî manasını tam görememiştim," demişti.
Asım Bey'in fizik ve matematikte önümüzdeki on yıllar boyunca da önemle anılacağı muhakkak olan katkısı Dinamik Grup Teorisi konusundadır. Esas olarak enerji spektrumları veren grup temsilleri anlamına gelen bu teorinin oluşturulmasındaki yeri öylesine büyüktür ki, konu ile ilgili herhangi bir kitap açıldığında adına verilen referansların sayısı herkesinkini geçer. Roczka ile birlikte 1977'de ilk kez İngilizce basılan, sonradan Lehçe ve Rusça'ya çevrilen Kompakt Olmayan Guruplar kitabı şimdiden klasikleşmiş ve konu ile ilgili araştırıcıların standart başvuru kaynağı haline gelmiştir.
Asım Bey'in yıllar boyu değerini koruyacak bir eseri de 1964'de yayınladığı Elektrodinamik, Klasik Alanlar ve Parçacıklar konulu kitabıdır. Bu eseri okumayan fizikçinin elektrodinamik ve alan teorisi kavrayışı mutlaka biraz eksik kalır.
Asım Bey'in çok çeşitli konularla ilgilendiğini söylemiştim. Çok fazla araştırma problemi sahibiydi. Kendisi ile 1969'da Colorado'da tanıştığımda masasının çekmecesinden 3 – 4 iskambil kağıdı destesi kalınlığında kart çıkarmıştı. Her birinde bir problem yazılıydı.
Asım Bey ile ilk çalışmalarımız hoca-öğrenci ilişkisi içinde, onun önerdiği problemleri çözmek şeklinde oldu. Öğrencileri onunla teklifsizce ve istedikleri zaman görüşebilirdi. Asım Bey'le sonraki yıllarda kendi araştırma konularım ile ilgili olarak da sık sık bilgi alışverişinde bulundum. Bu tür görüşmelerde karşısındaki kişiye daima yeni ufuklar açardı. Böyle zamanlarda daima zevkle hatırlayacağım yeni ortak araştırma olanakları ortaya çıkardı.
Asım Bey'in büyük bir sanat, edebiyat, tarih ve arkeoloji kültürü vardı. Bir gün İstanbul'un fethine şahit olmuş Venedik'li bir hekimin günlüğünü bulup getirir, bir başka gün New York Book Review'dan ilk Hıristiyanlıkla ilgili kitap konuları açardı. Onu hep odasında çalışırken ya da çeşitli toplantılarda en önde oturmuş not alırken görenler için, bilim dışındaki konulara nasıl zaman ayırdığına akıl erdirebilmek güçtü.
Asım Bey bırakıp gitmeye hiç hazır değildi. Yarım kalan çok işi oldu. Araştırma problemlerini bastırmayı düşünmekteydi. Kanımca bu tasarısının geride kalanlarca gerçekleştirilmesi fizik dünyasına büyük bir hizmet olacaktır. Son derece özgün bir tarzda kaleme alınmış olan fiziksel matematik ders notlarının da tamamlanmasa bile hiç değilse mevcut haliyle basılıp yayımlanması gerekir. (Prof. Dr. İsmail Hakkı Duru, 1995)