1KORTELY
Fikret Kortel, 17.5.2004 günü Boğaziçi Üniversitesi Rektörlük binasında, Asım Barut anısına yapılan bir seminerden önce.

Fikret Kortel 1916 yılında İstanbul'da doğdu. Babası Türkiye'nin ilk elektrik mühendislerinden Hüsnü Bey, annesi Vecihe Hanım'dır. Yıllar sonra soyadı kanunu çıktığı zaman ailenin soyadı, elektrik enerjisinin aydınlatmada kullanılmasını ifade eden Kor-Tel olacaktır. Fikret Kortel ilkokul eğitimini, bir yılı evde özel ders olmak üzere toplam üç yılda tamamladı. Ortaokulu da Robert Academy’de okuyup 1933 yılında lise öğrenimi için ailesi tarafından Almanya'ya yollandı. Lise eğitimini 1936 yılında Herder Oberrealschule, Berlin'de tamamladıktan sonra Berlin Üniversitesi ve Technische Hochschule’de iki yıl süreyle fizik ve matematik dersleri aldı. Ancak savaş tehlikesinin kesinlik kazanması üzerine üniversite eğitimini yarıda keserek Türkiye'ye dönmek zorunda kaldı. Genç Fikret'in Berlin'e gidişiyle eşzamanlı olarak Almanya'da iktidarı ele geçiren Nazi'lerin üniversitelerde sebep oldukları yıkıma rağmen gene de yüzyıllık birikimler bir ölçüde korunmuşlardı. Bu açıdan Fikret Kortel’in Berlin’den ayrılması, fizik eğitimi açısından talihsizlik olarak nitelendirilebilir. Ancak on milyonlarca insanın ölümüne sebep olan bir savaştan kendisine bu kadar bir pay düşmesini, ilerideki hayatında olgunlukla karşıladı. Ülkeye dönüşünden kısa bir süre sonra patlayan savaş süresi içinde 3 yıl süreyle yedeksubay olarak askerlik yaptı.

1945 yılında savaş bitince Almanya dışındaki en iyi Alman üniversitesi olarak bilinen İstanbul Üniversitesi’nde eğitimine devam edip 1947 Ekim'inde fizik - matematik lisans diploması ile mezun oldu. 1948 yılında gene İÜ, Fen Fakültesi’nde asistanlık görevine ve doktora çalışmalarına başladı. 1933 üniversite reformu kapsamında davet edilen yabancı hocalar konusunda yapılan hatalardan biri de Fikret Kortel’in ikinci talihsizliğidir. Yirminci yüzyıl fiziğinin gelişmelerine direnen bir Fransız profesörün, Marcel Fouché’nin enstitüsündeki verimsiz yıllardan sonra, Prof. Cahit Arf’ın önerdiği doktora tezinin konusu dikdörtgen plakalı bir kondensatörün teorik ve deneysel incelenmesini kapsıyordu. Bu kadar klasik, hatta demode bir konunun bile teorisi, içerdiği matematik ve bilhassa özel fonksiyon uygulamaları açısından genç bir bilim adamının yetişmesine yararlı olmuş olmalıdır. Bu arada 1949 yılında Peran Hanım'la hayatını birleştirdi. Peran Hanım’ın 2000 yılında vefatına kadar 50 yılı aşkın sürecek bu evlilikten oğlu Fuat ve kızı Bernis dünyaya geldiler. 1952 yılında pekiyi derece ile tamamlanan doktora çalışmasından sonra Fikret Kortel’in bilim hayatında talihli bir dönem açıldı: 1952 – 54 yılları arasında Göttingen'deki Max Planck Enstitüsü'nde araştırmacı olarak verimli iki yıl geçirdi. Burada Nobel ödüllü ve modern fiziğin kurucularından Werner Heisenberg ile birlikte çalışma fırsatı buldu. Yerel olmayan alanlar konusunda tek başına yazdığı Zeitschrift für Physik 138 (1954) 192 ile lineer olmayan spinör alanları konusundaki W. Heisenberg ve H. Mitter ile ortak çalışması Zeitschrift für Naturforschung A10 (1955) 425 makaleleri bu dönemin ürünleridir. Bu çalışmalar 1955 yılı sonunda yazdığı doçentlik tezinin esasını oluşturdu ve 1956 başında İÜ’nde yeni kurulan Teorik Fizik Kürsüsü'ne doçent olarak atandı. 1957 yılından itibaren ise ABD dışındaki en iyi ABD üniversitesi olarak bilinen Robert Kolej Yüksek Okulu’nda yarı zamanlı olarak ders vermeye başladı. Bu eğitim kurumunun matematik bölümünde 1957 – 64 arası Associate Prof., 1964 – 71 arasında ise Full Prof. ünvanı ile görev yaptı. Birinci sınıflara Fikret Kortel'in, üçüncü sınıflara da Türk biliminin önde gelen ismi Cahit Arf’ın matematik okuttuğu dönem kampusumuzda matematik eğitiminin altın çağı oldu. Bu 6 dönemlik matematik programını Prof. Arf’ın 1964 yılında Princeton'a gitmesi üzerine Prof. Fikret Kortel neredeyse tek başına omuzladı. Bu dönemden itibaren mezunlarımız meslek hayatlarında ve/veya lisansüstü programlarda kimsenin gerisinde kalmadılar. 1971 yılında Robert Kolej Yüksek Okulu'nun Boğaziçi Üniversitesine dönüşmesi üzerine Fikret Kortel önce buradaki yarı zamanlı görevine devam etti, sonra da 1977 yılında İÜ’nden emekli olup, tüm zamanını Boğaziçi Üniversitesi'ne verdi. 1983 yılında yaş haddinden emekli olana kadar bu kurumda görev yapan Prof. Fikret Kortel, 1981 yılında yetiştirdiği nesiller ve Türk bilimine yaptığı hizmetlerden dolayı TÜBİTAK Hizmet Odülü'ne layık görüldü.

2FKBEY2Y
Fikret Kortel, Boğaziçi Üniversitesi'nde bir seminerde. Bir tarafında Başak Doğru ve Cemal Beşkardeş, diğer tarafında Erdal İnönü, Haluk Beker, Haluk Örs ve Cihan Saçlıoğlu.

1984 yılında yaş haddinden emekli olduktan sonra da bol bol okuyarak bilimdeki gelişmelerden kopmadı. 15.12.2004 tarihinde, 88 yaşında aramızdan ayrıldı. Ülkesinin eğitimine bu ölçüde katkıda bulunmuş, yarım asır boyunca birçok nesle teorik fizik ve matematiğin ışığını saçmış bir bilim adamı için ölüm kelimesi yersiz olur. Fikret Kortel öğretmenin yanısıra aydınlatma görevini de üstlenmiş örnek bir insandı. Pek çok öğrencisi onun fikir, davranış, hayata bakış açısından etkilenmiş ve kendisini model olarak benimsemişdir. Kişiliğinin en çarpıcı yanı, yorulmak bilmeden öğrenci ve dostları için fedakarca çalışma gücüydü. Kendisine ihtiyaç duyulan pek çok kurumda, pek çok dersi aynı dersyılında vermiş ve bunun yorgunluğunu öğrencilerine hissettirmemiştir. Birkaç öğrenci bir araya gelip, bir konuyu öğrenme isteği belirttiklerinde, onları geri çevirmez, gerekli zamanı yaratır ve o dersi verirdi. 1950'li yılların başlarında Feza Gürsey'in yurtdışına gitmesi söz konusu olduğunda, biraz da çekememezlikten doğan "Peki, o giderse dersleri ne olacak?" sorusunu "Ben hepsini veririm,” diye cevaplamış ve Feza Bey'e, onu uluslararası üne kavuşturacak yolculuğunun başında, destek olmuştu. Sadelik, alçak gönüllülük, gösteriş ve dış görünüşe aldırmamak da önemli özelliklerindendi. Bunun tersini uygulayanları, yani içi boş, dışı süslü paketleri, hoşgörü ve gülümsemeyle karşılar, ancak bu gülümseme bazan sert bir tenkitten daha etkili olurdu. Hayatına yön veren ilkeler akılcılık ve görev duygusuydu; düşünce ve inanç modalarını, gençlik yıllarını 1933 – 38 Almanya'sında yaşamış birinin olgunluğuyla, uzaktan ve gülümseme ile takip etmiştir. Moda ideolojiler tüm ülkede eğitim-öğretimi engelleyip, üniversiteleri durma noktasına getirdiğinde bile direnmenin yolunu bulmuştur. TÜBİTAK Bilim Adamı Yetiştirme Programı çerçevesinde tanıdığı, birçoğu da İstanbul dışında olan yetenekli gençlerle posta yoluyla teke tek ilgilenerek onları müsbet bilimin içinde tutmaya gayret etmiştir. Anekdotlar, konunun tarih ve felsefesi ile renklenen dersleri için söylenebilecek en çarpıcı övgü meslek hayatının son yıllarında verdiği bir matematik tarihi dersinde bazı günler kayıtlı öğrenciden fazla eski öğrenci/yeni meslekdaşının dinleyici olarak bulunması ve harıl harıl not tutuyor olmasıdır. Saygı ile andığımız bu büyük hocanın etkilerinin, öğrencileri ve onların öğrencileri eliyle üstel olarak artması dileğiyle... (Prof. Dr. Haluk Beker)

 

––––––––––

A25aaY
1932 yılında Nobel Fizik Ödülü almış ve 1939 yılında başlayan Alman Nükleer Enerji Projesi’ne katılmış olan Werner Heisenberg (1901 – 1976), 2 Mart 1950 tarihinde İstanbul’a gelmiştir. 6 – 14 Mart 1950 arasında Laleli’deki Fizik Enstitüsü’nde, 15 Mart 1950 tarihinde de Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde konferanslar vermiştir. (Kaan Ata, Osmanlı Bilimi Araştırmaları XV/1, 84 - 95 [2013]) Fotoğrafta soldan Kerim Erim, Fikret Kortel, Werner Heisenberg, Belkıs Özdoğan. (Prof. Dr. Mehmet Özdoğan)

 

 ––––––––––

3FKO2Y
Fikret Kortel was a good old friend of mine and I have photographs from a trip on his boat that we took one summer sailing to the Black Sea. He was an extraordinarily kind and gentle man who helped to develop a whole generation of Turkish physicists and he should be remembered affectionately. (Prof. Norman J.M. Horing)